İnsan yorulduğunu anlamak istemiyor. Anlamak çok güçlü çünkü. Ağır bir yük. Zaten ellerimin tutacak yeri kalmadığında bir de anlamak derdi zor geliyor. Yok sayıyorsun, başka şeylere zaman ayırıyorsun ama giden hep senden oluyor, görmezden geldiğinde aslında kendin. Hatta başkalarına öğütler veriyorsun, çok biliyormuş gibi yol gösteriyorsun içindeki çocuk ağlamaktan bitap düşene kadar hem de. Çocukluğunun öğrendiği susmayı başkasında görmeye dayanamazken her gün kendine yapmaya devam ediyorsun.
Araya zamanlar giriyor, çok zamanlar olsun istiyorsun hiç hatırlamayacak kadar uzun zamanlar girsin. Hiç yaşamış kadar unutayım sonra kendini o taşmış tencerenin döktüklerini temizlerken buluyorsun. Öyle bir dökülmüş saçılmış ki ellerin yetmiyor temizlemeye artık bir yardım gerek. Başka eller gerek seni tutup kaldıracak, başka bir nefes gerek sen tuttuğunda sana aldıracak.
Elimden tutuldu biliyorum, ruhuma can geldi biliyorum. ama hala mutfak kirli. Hala dönüp temizlemedim. Hala sakinleşmek için başka bir odada bekliyorum sanki. Kollarımı sıvayıp mutfağa tekrar girdiğimde ne olacak kestiremiyorum. Ama kendime bolca dinlenme vakti verdim hayatımda ilk kez. 20'ler biterken azıcık dinlenme vakti. Çok sabırlı bu kadının kendine olan sabırsızlığını azıcık düşünmeme vakti...